Friday 30 December 2011

11/ Son Cuması 2011'in..


Bitti, gidiyor... Ne zor bir 2011 di benim için... bazen 2.sayfa haberlerinde çıkan cinnet halleri haberleri vardır ya. Şaşiririz, nasıl yapar deriz...Ben o hali biraz anladim bu yıl. Kimsenin canına-malına kastetmedim. Asil bir şekildeydi delirmemde. Kendimeydi. Kendimleydi. Bu yıl, kafam, düşüncem, iç sıkıntım dursun diye oturduğum yerde sallandım bazen..Bazen " Tanrım ne yapacaksan yap beni" dedigim oldu. Çok zor günlerdi. Bir kayıp yoktu tüm bunu yaşarken, şükürler olsun.Tanrım vermesin öyle acıyı... Ama içimdeki tüm korkuların ayyuka çıkıp, midemden boğazıma vardığı, beni konuşamaz, hareket edemez bıraktığı bir zamandı. Bağırdım olmadı, çok ağladım olmadı, sustum olmadı. En sonunda bir güçle çıktım, burdayım şimdi. Arada yaşadığım flu bir dönem var.Midemin ağrıdığı, içimin yandığı, gözümün baktiği ama göremediği. O ara yaşamiyor olabilirim. Yattım, işe gittim, geldim, yattım. Böyle geçti 10 ay. Nefessiz, nefesimi unutarak... Şimdi iyiyim. Şifalandım sanki... Dostlarımın, ailemin sevgileriyle... ve belki de şimdi geriye dönüp baktığımda, küçükken, çocukken biz daha ne çok korkularla donatıldığımızı hissediyorum. Kısır döngüde o zamandan beri içimize yer etmiş korkuları yaşayıp duruyoruz. Bu yıl ben, o korkulardan geçtim. Koca bir kütle, ağır, siyah, bakamadığım, baksamda tir tir titrediğim o korku işte. İçinden geçtim. Yüreğim duracaksa dursun dedim. Geçtim. Bakiyorum şimdi, hafifim. Midem, kalbim hafif, ayaklarım dilim çözüldü. 2011 yordu beni. Ama ögretti, yaşama geri döndürdü. Zor, meşakatli bir yıldı. Bugün son Cuma günü.... Gidiyor.

Yarın hiçbirşey değişmeyecek. Öyle çocukça umutlarım yok. Ama 2012 güzel olacak biliyorum. Ben seninle yıllardır beklediğim bir buluşmayı yaşayacağım bu yıl...Ve SEVGİ'nin içinden geçip, tam ortasında AŞK'la kalacağım öyle...


İyi yıllar canım...İyi yıllar bize.....

Thursday 29 December 2011

10 / günlerden bugün- 2011 son perşembe...

Bugun geç yaziyorum... Malum, yılbaşı kutlamaları, yemekler, kokteyler... extra mesai gibi, zor gelen egleniyormusuz pozlari... Neyse,... eve attim kendimi. Bozie huysuzlanmış ben evde yokken... Bir köpegimiz var tatlim.. Sarışın bir golden... Erkek. Müşterilerimizden biri, yurtdişina yerleşmesi gerektiği için ona bir sahip arıyordu. Ben oldum yeni annesi... 3 yaşında, sıcakkanlı, akıllı ve yakışıklı... Ne dersem anlıyor. Evde hep arkadaş bana.. o olmasa, gerçekten ıssızlaşırdım. Bazen çocuk gibi, bazen sevgili gibi, bazen de oturup beni dinlediği oluyor. Seni de sevecektir. Ama ben bu durumu kıskanabilirim, şimdiden söylemeliyim:)

Yeni yıl geliyor Sevgili... Her yeni yil, geri sayim bittikten sonra ilk iş annemleri, abimi arar, sevdigim ama yanimda olmayan arkadaşlarıma mesaj geçerim. Bu içimden sevgi taşmasıyla yaptığım birşey...Bir gelenek değil... Varlıklarına şükrederek, yaşadığım yılın onlarla beraber güzelliğini ve yeni yılda da varlıklarıyla hayatımı süslemelerini dileyerek.... Bu yıl sana da mesaj geçebilsem keşke... İçimde bu kadar gerçekken sen... veya beraber, kol kola, sarmaş dolaş olabilsek keşke... Ama seneye böyle olacak değil mi:) Tamam:) yeni yılda geleceğini ve 2013'ü beraber kutlayacağımızı bilerek gireceğim. Mutlulukla ve özlemle...ve aşkla bekleyeceğim...

Bozie'nin selami var..
.

aşk, başarı ve huzur çıktı.... Daha ne isterim:)

Wednesday 28 December 2011

09 / sabahların anlamı ?

Gece yine uyuyamadim. Sabah çok erken bir toplantıya yetişmek için uyur-uyanık kalktım. Sen olsaydin hayatimda keşke, o zaman bu sabahlarin gerçekten bir anlamı olurdu. Genel olarak bakımlı ve iyi duruyorum, asla pacozluk sınırına gelmiyor halim.. Fakat bugun gercekten pijamalarla işe gidecektim. Oysa, öğlen yemek molasında beraber olacağımızı bilsem, bir saat erken kalkar hazırlanırdım. Aşk başka birşey... Bence aşk gerçekten hayatında bir amacı -bir yansımanı bulduğunu hissettiğin birşey... Herşey yalan, o gerçek o an. Herşey iptal edilebilir, ama seninle buluşma iple çekilir. Bir dokunuş uçurur, bir öpüş havalandırır, bir güzel söz kulaklarda günlerce çınlar,... Aşk güzel şey gerçekten...Var olduğunu yüreğimde hissediyorum.


Hadi uyuyalım biraz... Sen bana neler yaptigini rüyamizda anlat....

Tuesday 27 December 2011

08 / Salı'lardan AŞK

Canim benim... Cok özlüyorum seni...
Bugun daha çok özledim.. Gece olsun, blogumuza yazi yazayim istedim...

Şimdi sen napiyorsun acaba? umarim gülümsüyorsundur her ne yapiyorsan.

Düşünüyorum. İlişkileri, evlilikleri... Her ilişki başında ne kadar güzel ve tanrısal. Sonra birşeyler oluyor. Rutin, sorumluluklar, belki insanoglunun başedemedigi doyumsuzluğu işin içine giriyor. Geçen gün yaşça benden büyük bir iş arkadaşımla yemege gittik. Benim için arkadaşım 2 tane genç oğlan büyütmüş, evliliği derli toplu biriydi. Bana evlilik ve ilişkilerle ilgili sorduğu sorularda hem inançsızlığımı, hem de umudumu hissettirebildim ona. Sonra 50'lerini aşmış bir çift olarak evliliklerinde neler yaşadığını anlatmaya başladı. Nasıl bir aşkla evlendiklerinden, sonra zamanla yitip gidenler... Eşinin varlığını seviyor olmasının dışında, onda sinir olduğu binlerce şeyde konuşmamiz içinde yer aldı. Adamin özensizliğinden, şefkatsizliginden, kadının ailesine gösterdiği ilgiye teşekkür etmemesinden tut da, çocukları eğitirken tarz ve tutumuna kadar söylendi durdu. Duymak istemedim aslinda, çünkü içimde inançsızlığın canlanmasini istemedim. Ama canlandı. Evet bir gerçek vardı. Tüketebiliyorduk herşeyi ve bu tüketim çılgınlığı ilişkilerimizinde tam göbegindeydi. Evet, aşkı ve özeni kaybediyorduk. Peki sonradan bulunuyor muydu bu meret? Daha iyi bir hayat alternatifi üretemeyip, katlaniyor muyduk çift olarak birbirimize... Sordum da sordum kendime...

Diğer yandan kendime baktım. Bekarlık bu durumda evet sultanlıktı. Onlar gibi söylenebileceğim bir ilişkim artık yoktu. Beni mutsuz eden bir çemberin içinde duramiyordum. Acaba katlanma katsayim mi azdı. Fakat yalnızdım. Yalnızlık ne kadar zor oluyordu bazen, Fakat bazen ne kadar da keyifliydi.

Ama bir yandan da sen vardın. Sana inancim vardı yüregimde. Bizimki böyle olmayacak diyordu içim ama, her aşk böyle olmayacakla başlamiyor muydu biraz. Bizim ilişkimizde de katlanilasi zorluklar olacakmıydı. Yoksa o engebeleri konuşarak ve ÖZENle gecebilecekmiydik. Bilmiyorum. Hani bir laf duydum geçenlerde "Maksimumda anlaşmak, minumumda idare edebilecegin insani bulmak".. Ben buna inanmak istemiyorum Sevgili. Çok iyi anlaşabilelim. Belki bunu birbirimize birbirimizin sorumluluklarin katmadan becerebiliriz.Kimbilir...

Gel de konusalim bunlari... Seninde kafanda sorularin oldugunu biliyorum böylesine. Beraber ne çok konuşacagimiz konu var aslında. Bunları konuşurken kendimizi de görebileceğimiz. Gel de konuşalım canım, bir sürü konuşalım, anlayalım birbirimizi, sonrası,... sonrası Aşk...daha ne olsun...

Çok özledim... özlüyorum...bekliyorum.

Monday 26 December 2011

07 / Yılın son Pazartesi'si...


Güzel bir haftaya mı başladık bilmiyorum. Yeni yılın gelişi bende hep bir gerginlik yaratıyor. Geçen zamana bakıyorum. Sağlıklıyız, herşey yolunda şükürler olsun ama geçen 2011 benim için hiç kolay olmadı. Belki de bu yüzden bu son hafta ister istemez aklım yaşadıklarıma gidiyor ve derin bir iç çekiyorum. Bu muhasebeyi hiç yapmak istemiyorum.

ve yepyeni bir yıl geliyor. her yıl umutla bir sonraki yılı karşılamayı becerebildim. Ama bu yıl normal bir güne girer gibi girmek istiyorum. Henüz gelişini kutlamak için çok erken belki de. Ben şimdi olduğum durumda çıkarımlarım, öğrendiklerimle beraber onları hayatimda nereye koyacagimin algisindayim şimdilik... Sen geldiginde hepsi olmasi gerektigi yerdeki gibi olacak. Zaten bu olana kadar da gelmeyecegini biliyorum. Ben hazır olduğumda, sende gelmiş olacaksın .Biz neye hazırsak, o gelir bize...

Bugun çok anlatacağım şey var aslında... İlişkilerden bahsetmeliyim dedim arabayla eve dönerken. Kadın- Erkek, çift, tek hiç farketmez, içlerindeki yitik inançsızlıklarını görüyorum her seferinde. Oysa aşk sadece inanılınca var ve yaşatılabilir.

Çevremde bir sürü erkek var. İş yerinde, arkadaşlarımın arasında. Uzun ve evlilikle sonlanacagı sanilan bir ilişkiden çıktığımı bilen herkesin favori adayiyim. Bu ilk başlarda şaşkınlık yaratiyordu. Şimdiye kadar  erkek arkadasim dışında herkes sadece insandı gözümde. Şimdi kendilerini bana başka şekilde hissettiren bir takım adamlar var çevremde. Bakıyorum, onlarda kendimi anlamaya çalışıyorum. Fakat garipler!! Ya hemcinslerim bunlara çok prim vermiş, ya da gerçekten anlamiyorlar ilişki nedir?

Mesala geçen gün, bahçeden yolduğu bir dal çiçeği masama getirip veren biri var ofiste. Sanırsın pırlanta veriyor. Teşekkür ettim. Yaptığı jesti normalize etmeye çalıştım, teşekkür ederek ve hiç incelmeyerek... Fakat öğlen yemekte gözlerimin içine bakıyordu. Acaba etkilendim mi? ya da ona gülümsüyor muyum diye. Bir çiçekti verdiği, sağolsun varolsun ama bu kadar değil ki? Benimle konuşurken, dikkatimi cekmişti ben ne anlatsam, anlattigimla hiç ilgili değildi ve  "Bende..." diye başlayan cümleler kuruyordu. Benimle ilgilenmesi sorun değildi fakat ne anlatsam, karşı sav olarak gelen bir "bende" hali, onun çok "dinlenmeye" ihtiyaci oldugunu hissettirmişti. Bende dinledim, sordum, sanirim sirf dinlemeyi becerebildigim icindi bu çiçek.... ya tutarsa. Fakat fiziksel olarak hiçbir özelliği ilgimi çekmiyordu bir yandan. Dinlenmek ona kendini özel hissettiriyordu ve bundan başka anlamlar çıkarsın istemedim, mesafemi koydum..

Başka bir arkadaşım, eski arkadaşlarimdan.... bir kaç kez buluştuk. Eski arkadaş olunca yanında daha rahat ettiğimi itiraf etmeliyim. Fakat ara ara yaptigi iltifatlar, arkadasliğimizin yön değiştirebilecegini hemen hissettirdi. Zaten hiç bir zaman çekici gelen biri değildi fakat onun da sorunu bambaşkaydı. Herşeyi o kadar iyi biliyordu ki, kendi bildigini sana onattığında kendini TAM erkek hissedecek ve benimde kadın olarak bundan etkilenecegimi sanmaktaydı. Taşındığım evime boya yapılmasi gerekliliğinden bahsediyorum, bu tempoyla çalışırken zor olacak ama yaza bakacagim çaresine diyorum, cevaben "Hallederim ben, sen merak etme" oluyor. İş ile ilgili birşey konuşurken kendi borsa, yatirim bilgilerini bana bilgi olarak değil de, "Sen beceremezsin, ben senin icin hallederim" diyerek beni yok sayiyordu. Bu nasıl bir egoydu. Hangi kadınlar böyle bir erkeğe tav oluyordu?Yıllarca her işimi kendim gördüm. Boya icin bir usta tutar, gerekirse ailemden biri ben çalışırken başında dururdu. Ondan yardim isteyen yoktu ama kendi kafasinda "kadın" olarak beni genel degerlendirmede "acizleştirip", hallederiz diyince etkileneceğimi sanmişti. Bu dialoglardan sonra, mesafeyi koyup nadir görüşülenlerin arasina koydum onu da. Fakat her gün arayip, hala kendi egosunu yedirmek için uğraş veriyor, güya benim hatrimi soruyor gibi yapmayi da ihmal etmeden...

Halbuki sadece dostluk istersin ya... Kimseye kadın olarak yük olmak derdin değildir. Birlikte yapabileceklerinizin, kadın ve erkek olarak paylasabileceklerinizin kiymetini bildigin, sınırları aşmadan, saygıyla ve çok büyük özenle birliktelikten keyif aldığın. Bu sensin... ve tabi baktığım zaman içimin titrediği, göz göze geldiğimizde zamanın durduğu o an, o bakış, o enerji hiçbirinde yok. sadece yerse diye tutturmaya çalışılan ilişkilere kanamiyorum...

sen ve ben birbirimizin içinden geçip, hayata zamanında ötesine geçecegiz. Sessiz anlaşabileceğiz ve hep çok degerli bulacağız beraberliğimizi,  şimdiden şükürler olsun.

Ben bunlarla uğraşıyorum. Kurbağaları öpmedim, öpmem de...
Gerçek prensin geleceğinden eminim.
Yürüyerek gel, rüzgarınla gel, ata binmesen de olur.

Seviyorum çook....

Sunday 25 December 2011

06 / Pazar Pazar

Her gece yatmadan bir doz blog yazısı yaziyorum. Bu aramızdaki bağı güclendiriyor sanki. Kim olduğunu bilmeden, hayatın seni karsıma cikaracagi zamanlarin anılarini yaziyorum şimdi ben... Sonunda aşkı da yazabileceğim zamanlar gelecek....

Herkes aşka biraz uzak, ama aşkı arar dururken BİZ bulduğumuzda bunun değerini bilebilmeyi umuyorum sevgili... Belki kaybettiklerimize inat, göz göze gelişlerimizin değerini bileceğiz... Belki dünyada herşey olması gerektiği gibi akarken, bizi karşı karşıya getiren nedenlere hergün şükredeceğiz:)

Bugün sinemaya gittim. Seninle ortak giyecegimiz uzun palto kazagimi giymiştim. Az çok yanimda hissettim seni bu yüzden. Filmin bazı sahnelerinde kulağına eğilip birşeyler söylemek geçti içimden. Eve dönerken seni de yanımda götürmek istedim bir de. Gelecek filmlere bakacağız artik...:)

Şimdi bizi izleyen blog yazarlari var. Buna sevinmeliyiz aslında. Çünkü Bize ne kadar çok insan inanırsa, aşk o kadar gerçek olur. O yüzden onlarda bu hikayenin sonunu görmeyi hak ediyorlar. Güzel gel, Çabuk gel ve hikayemizi başlat bir an önce....


Çok sarılıyorum....Özledim...
Bugünün şarkısı : www.fizy.com/s/196h0a

Saturday 24 December 2011

05 / UMUT


Canım... Bugun tatil günüydü diye bir sürü iş hallettim, gezdim dolaştım. Çevremde gördüğüm insanlar beni hiç bir şekilde çekmiyor. Hepsine bir kulp bulabildiğim gibi, ruhlarinda da pırıltıyı göremiyorum.Belki o tanrısal bağı yakalayabilsem, eline, gözüne bakmam bu kadar... Ama erkeklerin, kendi erkek egolarından öteye gidemediklerini görüyorum. Güçten, paradan veya kadın oluşunun kırılganlığından başka birşeye çalışmıyor ilişki anlayışları. Ben sohbet, ışık, güzel söz, huzurlu yüzünü, güzel kalbini ve gülümsediğinde dünyamı aydınlatışını bekliyorum. Hiç biri sen değil, ama bende sen gelene kadar ben değilim....

Bugün umutsuz ama umutluydum sadece...

Tekrar aşkı yakalayan insanların varlığı benim sana olan inancımı güçlendiriyor.
Varsın değil mi? Rüyamda göz kırp...

Friday 23 December 2011

04 / Bugun Sen?

Bugun biraz umut dolu, yer yer çoşkuluyum. Bazı günler böyle oluyor. O zaman sana yakın duruyor içim çünkü. Ne güzel şey seni beklemek. beklerken gelecegini bilmek. Hiç bir özlem, böyle güzel değil. Sanirim tanıştıktan sonra yanimdan ayrilişlarinda özleyeceğim seni. Şimdi ki sadece heyecanlı bir bekleyiş...

Sen napıyorsun Canım. Nerelerdesin? Günlerin nasıl geçiyor? Yüreğindeki o boşluktan haberdar olduğunu biliyorum. Tanımlamasanda biliyorum öyle hissettiğini. Sonra beraberken o tanım yerine bulacak ve sen, aylardir belki de yillardir aslında o boşlukla yaşadiğini hissedip, anlamlandiracaksin herşeyi. Bunlari nereden mi biliyorum? Biliyorum, varligin o kadar güclü ki, bunlari da hissedebiliyorum.

Nasıl mı tanışacağız. Benim iç sesim alalade bir arkadas ortaminda karsilasacagimizi söylüyor. Farkina bile varmayacagiz önce, Sonra birşey olacak ve göz göze gelecegiz. O an işte çok değerli bir gülümseme yayılacak birbirimizin yüzünden kalplerimize. Nerden mi biliyorum. Bu gülümseme seni hatirladigim her an yüzümde cünkü.

simdi hayatin pratigindeyiz. Simdi toparliyoruz. Simdi birakiyoruz. Simdi ilerliyoruz birbirimize. Karsilastigimizda konusuruz. Belki hic konusmayiz, biliriz icimizde herseyin olmasi gerektigi gibi oldugunu ve bizimde artik hep yan yana olacagimizi.

özlüyorum. çook. ama mutluyum...

..
bugun bir kazak aldim kendime. Upuzun palto gibi. Ama alirken sen gectin içimden. Sabah uyandiginda üşürsen giyersin belki üstüne.Öyle gördüm gözümle kazagı. Sen gelene kadar ben giyecegim biraz :)

öpüyorum sevgili......  neredeysen gülümse, ben hissederim :)


Günün muzigi  "Florence and The Machine "... dinleriz degil mi geldiginde beraber...

Thursday 22 December 2011

03 / uykuya yatmadan sana....

Aslında bunalım seyler yazmak istemiyorum. Moodum iyiyken, komik seyler de anlatacagim elbette... Gece oldu. Benim icin en zor şey uyumak son bir aydır. Uyku saati yaklastikça geriliyorum! En güzel şey ise seni özlemek. Seni özledigimi bilerek uyuyorum. En gercek duygum bu şu aralar.

Hayat sen gelene kadar düzene girecek. Ben bu düzenin ve beklediğim şeylerin iç sıkıntısını yaşıyorum ya bol bol, ama bir iç ses var. Sen gelene kadar toparlanmam icin sinyal verip duruyor.Hayatini topla diyor, kendini topla diyor, tamam diyorum. Tüm motivasyonumda senin üzerinden gördüğün gibi...

elimi kolumu, bedenimi, sacimi, gözümü unuttum biliyor musun. Sen geldiginde hatirlatir misin bana... Saclarima dokundugunda, elimi tuttugunda hatirliyim, bir elim var, saclarim, yuzum... Sonra konusalim mi cokca beraber. Konu sana-bana gelmesin, sende ve bende kalsin gerekirse ama güzellikleri ortaya cikartsin buyutsun, beslesin, zenginlestirsin.. Konusurken öyle mutlu olalım, oyle cok sevelim ki birbirimizi, o an dünyayi turlayip gelebilecek kadar güçlü ve mutlu hissedelim kendimizi....

Bunu düslüyorum. Bu düş beni hafifletiyor..
şimdi rüyaya yatacagim, oraya da uğra...


seviyorum....

02/ Boş gün....

Bugün günün bomboşluğundayım. Aslında hayalini kurduğum düzenin yakınına bile yaklaşamamış olmak bu günlerde yorucu oluyor. Ama bi yandan diyorum ki, düzen nedir ki iki haftada kurulur.Ama beklediğim, adımımı atııracak gelişmeleri beklemek zorundayım.Bende bekliyorum..


Beklemek zor. Sabretmek değil. ama beklemek zor gerçekten. En uzakta duran şen, yüzünü -cismini- kökünü bilmeden seni beklemiyorum biliyor musun. Çünkü geleceğini gün gibi biliyorum içimde. Beklediğim bambaşka şeyler.


Şimdi hayatımda olsaydın, akşam güzel bir yemek yer, sonra televizyonun karşısında pineklerdik belki. Gözümün içine bakar, komik hikayeler anlatırdın. Belki gece yürüyüşü bile yapardık kolkola.


hepsi olacak değil mi Sevgili... Hepsi ve daha fazlası... biliyorum...



Buralardayım,.., 

Buralardayim,...

Wednesday 21 December 2011

01 / Merhaba



Şimdi sen, hangi coğrafyada- ne yapıyorsun bilmeden yazıyorum bunları. Niye yazdığım çok açık. İçimden sürekli sana seslenişlerimi oturup yazmak istedim.


Geçenlerde biri iş arıyormuş, bir blog yapmış. Tabi yazdıkça iş ona gelmiş. Neden olmasın?
.

Şimdi bende sana yazıyorum. Zor bir ilişkiyi bitirdim. Zorluğu yaşadığım süreçten dolayı değildi. Uzun bir süreydi. Birbirini beslemeyen, gözümüzün içine bakmayı unuttuğum bir ilişkiydi biten. İçimde ilişki kavramları hep yer değiştirdi. İlişki dediğin buydu ve katlanılabilirdi. Ya da aşkın varlığı bir yalandı bazen. Evlenip, çoluk çocuğa karışır, rahat bir nefes alır, kendi cehennemimizde güvenli duvarlar oluştururduk dışarıdaki tehlikeye. Prangaları vurulmuş iki insan, içeride mutsuz da olsa, özgürlüğün ona neler sunabileceği sonsuz bir olasılıktı. Bu yüzden bir çok ilişki -evlilik mutsuz mutsuz devam etmez miydi? İlişki istikrardı, çocukla taçlanınca daha bir istikrar. Kimse "mutlu musun" diye sormaz, olanı yaşadığına ve onunla öyle mutlu olduğunu kanıksardı. 3 oğün yemek yapılır, eşleşir, derdi, sorumluluğu paylaşır ama arada özeni, şefkati ve bir sürü şeyi de kaybederdin. Geriye dönüp baktığında "ben bu adama nasıl aşık oldum" diye sorduğunda, acemice yanıtlar alır, gençliğine, olabilecekleri görememediğine verirdin. Suçlu yoktu. Sadece değişirdiniz ikinizde. Değişim iki uca olduğu sürece, yollar beraber yürünmez olur, ikili bir yalnızlığa dönerdi.

Benimki böyleydi. Geriye döndüğümde yaşadığımdan hiç pişman olmadan, sevgiyle bıraktım arkada herşeyi... Sevgiyle bırakamazsam içimde öfkeler taşırsam, seni sevmeye yer açamam diye bıraktım.


Bıraktığımda da kalbimde SEN vardin. Çünkü aslında vazgeçişimde, neyi istediğimi ve beklediğimi çok iyi bilerek adımımı atmıştım. O sendin. İçimde aşka, beraberliğin besleyici gücüne inancım yitmeden, daha da çoğalarak ayrıldım. O güç olmasa burada olamazdım. O güç senin bir yerlerde yaşadığına ve karşılaşacağımıza ve benim tüm bunların nedenini o an anlayacağıma dair çok güçlü bir histi. Hala çok güçlü...
.
Seni yazmasam, seni içimde yaşatsam da olurdu. Ne gerek var bir blog edinmeye. Ama var oldu. Sana yazmak beni rahatlatacak. Kendi kendime konuşmayacağım seninle. Bazen yokluğuna inansam da, bazen pişmanlıklar, korkular yaşasamda tekrar içimde güçle dirilişini buradan da göreceğim.

Aşk var sanırım. yoksa nasıl bunca kötü günden sonra, güçlü bir his dağılabilir yüreğime. adım attırır, ayakta tutar, varlığından emin olduğum bir gülümseme yayılır.

Şimdi yazacağım... Herşeyi yazacağım... Her gün yazacağım...
Sen bilmesen de, bildiğini bilerek yazacağım...
Yolumun sana doğru olmadığını biliyorum.
Zaten seninle olduğumu ve karşılaştığımızda hatırlayacağımı biliyorum.


Herkesin inancının yerlerde olduğunu biliyorum. Geçim derdi, iş, keyifsiz anlar yaşıyor herkes.. Bitenleri yerine koymak, kaybedilenleri kazanmak için koşturuyoruz. Ben nasılım? çoğu şeyi tüketmiş, sıfırlamış onlardan da zor bir dönem yaşıyorum. Ama en gerçek inancım sensin. Varlığını kendi adım kadar biliyorum. Bu yüzden sana doğru ilerken zaman, ben bu hayata bir çeki düzen vermiş olacağım bu arada... Onları da yazacağım...,
.
Sen var ol yüreğimde... ben zamanın kollarında sana doğru geliyorum aslında....

.