Monday 26 December 2011

07 / Yılın son Pazartesi'si...


Güzel bir haftaya mı başladık bilmiyorum. Yeni yılın gelişi bende hep bir gerginlik yaratıyor. Geçen zamana bakıyorum. Sağlıklıyız, herşey yolunda şükürler olsun ama geçen 2011 benim için hiç kolay olmadı. Belki de bu yüzden bu son hafta ister istemez aklım yaşadıklarıma gidiyor ve derin bir iç çekiyorum. Bu muhasebeyi hiç yapmak istemiyorum.

ve yepyeni bir yıl geliyor. her yıl umutla bir sonraki yılı karşılamayı becerebildim. Ama bu yıl normal bir güne girer gibi girmek istiyorum. Henüz gelişini kutlamak için çok erken belki de. Ben şimdi olduğum durumda çıkarımlarım, öğrendiklerimle beraber onları hayatimda nereye koyacagimin algisindayim şimdilik... Sen geldiginde hepsi olmasi gerektigi yerdeki gibi olacak. Zaten bu olana kadar da gelmeyecegini biliyorum. Ben hazır olduğumda, sende gelmiş olacaksın .Biz neye hazırsak, o gelir bize...

Bugun çok anlatacağım şey var aslında... İlişkilerden bahsetmeliyim dedim arabayla eve dönerken. Kadın- Erkek, çift, tek hiç farketmez, içlerindeki yitik inançsızlıklarını görüyorum her seferinde. Oysa aşk sadece inanılınca var ve yaşatılabilir.

Çevremde bir sürü erkek var. İş yerinde, arkadaşlarımın arasında. Uzun ve evlilikle sonlanacagı sanilan bir ilişkiden çıktığımı bilen herkesin favori adayiyim. Bu ilk başlarda şaşkınlık yaratiyordu. Şimdiye kadar  erkek arkadasim dışında herkes sadece insandı gözümde. Şimdi kendilerini bana başka şekilde hissettiren bir takım adamlar var çevremde. Bakıyorum, onlarda kendimi anlamaya çalışıyorum. Fakat garipler!! Ya hemcinslerim bunlara çok prim vermiş, ya da gerçekten anlamiyorlar ilişki nedir?

Mesala geçen gün, bahçeden yolduğu bir dal çiçeği masama getirip veren biri var ofiste. Sanırsın pırlanta veriyor. Teşekkür ettim. Yaptığı jesti normalize etmeye çalıştım, teşekkür ederek ve hiç incelmeyerek... Fakat öğlen yemekte gözlerimin içine bakıyordu. Acaba etkilendim mi? ya da ona gülümsüyor muyum diye. Bir çiçekti verdiği, sağolsun varolsun ama bu kadar değil ki? Benimle konuşurken, dikkatimi cekmişti ben ne anlatsam, anlattigimla hiç ilgili değildi ve  "Bende..." diye başlayan cümleler kuruyordu. Benimle ilgilenmesi sorun değildi fakat ne anlatsam, karşı sav olarak gelen bir "bende" hali, onun çok "dinlenmeye" ihtiyaci oldugunu hissettirmişti. Bende dinledim, sordum, sanirim sirf dinlemeyi becerebildigim icindi bu çiçek.... ya tutarsa. Fakat fiziksel olarak hiçbir özelliği ilgimi çekmiyordu bir yandan. Dinlenmek ona kendini özel hissettiriyordu ve bundan başka anlamlar çıkarsın istemedim, mesafemi koydum..

Başka bir arkadaşım, eski arkadaşlarimdan.... bir kaç kez buluştuk. Eski arkadaş olunca yanında daha rahat ettiğimi itiraf etmeliyim. Fakat ara ara yaptigi iltifatlar, arkadasliğimizin yön değiştirebilecegini hemen hissettirdi. Zaten hiç bir zaman çekici gelen biri değildi fakat onun da sorunu bambaşkaydı. Herşeyi o kadar iyi biliyordu ki, kendi bildigini sana onattığında kendini TAM erkek hissedecek ve benimde kadın olarak bundan etkilenecegimi sanmaktaydı. Taşındığım evime boya yapılmasi gerekliliğinden bahsediyorum, bu tempoyla çalışırken zor olacak ama yaza bakacagim çaresine diyorum, cevaben "Hallederim ben, sen merak etme" oluyor. İş ile ilgili birşey konuşurken kendi borsa, yatirim bilgilerini bana bilgi olarak değil de, "Sen beceremezsin, ben senin icin hallederim" diyerek beni yok sayiyordu. Bu nasıl bir egoydu. Hangi kadınlar böyle bir erkeğe tav oluyordu?Yıllarca her işimi kendim gördüm. Boya icin bir usta tutar, gerekirse ailemden biri ben çalışırken başında dururdu. Ondan yardim isteyen yoktu ama kendi kafasinda "kadın" olarak beni genel degerlendirmede "acizleştirip", hallederiz diyince etkileneceğimi sanmişti. Bu dialoglardan sonra, mesafeyi koyup nadir görüşülenlerin arasina koydum onu da. Fakat her gün arayip, hala kendi egosunu yedirmek için uğraş veriyor, güya benim hatrimi soruyor gibi yapmayi da ihmal etmeden...

Halbuki sadece dostluk istersin ya... Kimseye kadın olarak yük olmak derdin değildir. Birlikte yapabileceklerinizin, kadın ve erkek olarak paylasabileceklerinizin kiymetini bildigin, sınırları aşmadan, saygıyla ve çok büyük özenle birliktelikten keyif aldığın. Bu sensin... ve tabi baktığım zaman içimin titrediği, göz göze geldiğimizde zamanın durduğu o an, o bakış, o enerji hiçbirinde yok. sadece yerse diye tutturmaya çalışılan ilişkilere kanamiyorum...

sen ve ben birbirimizin içinden geçip, hayata zamanında ötesine geçecegiz. Sessiz anlaşabileceğiz ve hep çok degerli bulacağız beraberliğimizi,  şimdiden şükürler olsun.

Ben bunlarla uğraşıyorum. Kurbağaları öpmedim, öpmem de...
Gerçek prensin geleceğinden eminim.
Yürüyerek gel, rüzgarınla gel, ata binmesen de olur.

Seviyorum çook....

No comments:

Post a Comment